24.04.2008 11:21:15
ATEŞİN KIZI Derin,derin iç çekerdi Çıldır gölü Buz keserdi Kura nehri Ve ben Ayyaşların sesiyle çağırırdım seni Kimse anlayamazdı Ayaklanırdı ergenliğim Düşlerim sen ve ben Susamış bir orman gibiydi kokun Kokunu duyar yangınları kuşanırdım
Önümü keserdi her gece devriyeler Gözlerimde aralardı seni Susardım Uluyarak gelirdi tanklar Ve ben… şarkı söylemeyi unuturdum Devriyeler kuşkulanırdı Adını söyleyemezdim Bulutlar kucaklaşırdı Ben git diyemezdim Ay göğsüme inerdi…uyuyamazdım Gök yüzüne yakarır Yağmurlara dururdum Çünkü sen sudan bir hayattın Yangın yerlerine ancak Sen erken varabilirdin…
Sen ve ben bir birine yapışık ikizler gibiydik Sürüklenirdik ayak uçlarımızdan Dökülürdü kanımız Düşerdi aynasına yıldızlar Kan donup ayna kırılırdı Çıkardık gök yüzüne… Bulutlara tutunur kanatlanırdık Övünürdük aşk bizden biri diye
Sana kayıp bir cennet yaratmıştım yalancıktan Sen huri olurdun ben zebani Üzülmezdim hiçbir şey düşmese de payıma Cehennemi yakıştırırdım kendime
Gün boyu sessizlikti bütün sevinçlerin Tıpkı kıyıda unutulmuş bir sandal gibi Suyun çılgınlığı kamçılardı seni Sallanırdın bir o yana bir bu yana Böğürtlen kokusuna bulardın aşkımızı Uyutmazdın beni Ben o yaşadığın yerde halbuki Güneşle hıçkıran acemi bir şahindim Ve o vakitler sen Aşk ağrılarıyla filiz vermiş bir ağacın dallarını süslüyordun olgunlaşan kalçan gülüşün,gözlerin Henüz yakmamıştı kimsecikleri ben yanmıştım
Dilinle konuşuyordu bütün uçurumlar Bu yüzden ben kanatlanırdım Metal bir aydınlık çakılırdı anlıma Yine de aldırmazdım Tıpkı avuçlarını heceleyerek kollarına bakan Yaralı bir gerilla gibi Yitirdiğimi sandığım adını sayıklardım Ben yanardım Yüzün aydınlanırdı…
Bir evliya kapısıydı yüzün İyileşirdi kapında çocuklar Musa İsa Muhammed Soğuk yüzü gibiydi gezegenlerin Söz kanatınca ısınırdı yürekleri Oysa bir yüzün güneş Bir yüzün dünya Bir yüzün ay’dı senin Seni ancak bir hançer unutturabilir bana Bu yüzden Ne zaman karanlıkta bir hançer parlasa Boynumdan öpülürüm
Korkma zaman aşımına uğratmayacağım Vakti geldiğinde anılar bana yolculuk eder Bulurum seni Buğday kokusuna sarılır Yatarız bir akşam üstü sere serpe
Şimdi yorgunum Titriyorum,kırçıl sakallarımla Yürürken sokaklarda Gördüğüm taşlara oturuyorum üç beş adımdan Pek çokları gibi belki yitiktir yüzüm Ama hasso bir on dörtlüdür yüreğim
Er yada geç Yüreğimin arzuladığı kente,Taşıyacağım kokunu Çünkü geçip giden bütün zamanların Tapınağıdır Büyülü kent BATMAN Ona ahdettim seni Onda tanıyacaksın beni.
II Sınırsız bir sınırdaydık Müthiş bir sesle uyandı çocuklar Tepeciler intişarda Çok uzaklarda Ama çook uzaklarda Bir kurt uludu Sen vurulmuştun…
Ekleyen/Kaynak: Evinamem
Bu bölüme Siir ekleyebilirsiniz. Siir eklemek için
tıklayın
Henüz yorum eklenmemiş
|